20 EKIM  -   OCTOBER 20

Tarihte Bugün  -  Today in History

15-20 Ekim 1927
Gazi Mustafa Kemal'in CHP İkinci Kurultayın'da Tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi

NUTUK : Atatürk'ün Türk Gençliğine Seslenişi

Atatürk'ün "Gençliğe Sesleniş"i Nutuk'un son bölümünü oluşturmaktadır. Nutuk Cumhuriyet Halk Partisi'nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında toplanan İlinci Büyük Kongresinde söylenmiştir.


Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'u (Söylev), CHP'nin 2. Kurultayı'nda, 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde 36 saat 33 dakikada okumuştur. Atatürk, bu uzun konuşması ile 19 Mayıs 1919'da başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın nasıl verildiğini ve Cumhuriyetin hangi koşullar altında kurulduğunu anlatır. 

Belgelere dayandırdığı bu konuşmasının sonunda, ulaşılan başarıyı Türk Gençliği'ne emanet eder. Gençlikten Türk bağımsızlığının ve cumhuriyetinin sonsuzluğa değin korunmasını ister.
 


TÜRK GENÇLİĞİNE BIRAKTIĞIM KUTSAL ARMAĞAN

Sayın baylar, sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe malolmuş bir çağın öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım.

Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.

Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.

Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.
 

ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ

1927 (Ekim 15-20) - Gazi Mustafa Kemal'in CHP İkinci Kurultayın'da 
Tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi.

(Orijinal)
Büyük Nutuk'un son sayfasındaki Atatürk'ün Gençliğe hitabı:

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Ankara, 20 Ekim 1927


ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE SESLENİŞİ
(Yeni Türkçe)

Ey Türk Gençliği!

Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli güven kaynağıdır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyen kötücüller bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan; ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir utku kazanmış olabilirler. Zorla ve aldatıcı düzenlerle sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemilikleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman girmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, yurdunda, iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde olabilirler. Üstelik, hainlik de yapabilirler. Daha kötüsü, iş başında bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin gençliği!

İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu kanda vardır!

Söylev' den 20 Ekim 1927 


15 – 20 Ekim 1927
Gazi Mustafa Kemal, Büyük Nutkuna başlarken...


20 Ekim 1927 
Büyük Nutku’nu okuduktan sonra meclisten çıkarken


Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, CHP İkinci Büyük Kongresinde 
Büyük Nutku'nu bitirdikten sonra TBMM'den ayrılırken 
(20 Ekim 1927)


1938 - Komayı atlatan Atatürk'ün, tamamen kendine gelişi ve durumunun düzelmeye başlaması.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin, Atatürk'ün sağlığı ile ilgili bildirisi: "Umumî durum iyiliğe gitmekte olup, sinirsel belirtiler tamamen geçmiştir."


1936 - Atatürk'ün, Çankaya'da Afganistan Savunma Bakanı Mareşal Mahmut Han'ı kabulü.


1935 - Türkiye'de İkinci Nüfus Sayımı yapıldı. Sonuçlara göre Türkiye'nin nüfusu; 8 milyon 221 bin 248'i kadın, 7 milyon 936 bin 770'i erkek olmak üzere toplam 16 milyon 158 bin 018 kişi olarak belirlendi.

Atatürk'ün, akşamüzeri otomobille Gazi Orman Çiftliği'ne gidişi, dönüşte ismet İnönü'nün köşküne uğraması, bir süre dinlendikten sonra akşam Çankaya'ya gelişi.


1932 - Atatürk'ün, akşamüzeri otomobille Şişli ve Beyazıt taraflarında bir gezinti yapması.


1927 - Atatürk'ün, Cumhuriyet Halk Partisi II. Büyük Kongresi'nde okuduğu söylevini bitirişi: "...Bugün ulaştığımız netice, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin doğurduğu uyanıklığın ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu neticeyi Türk Türk gençliğine emanet ediyorum. Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti'ni sonsuza dek savunmaktır. ...Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"


1925 - Atatürk'ün, akşam saat 20.00'de trenle Konya'dan Afyon'a hareketi.


1923 - Atatürk'ün, -şehit yetimlerine yardım olmak üzere para gönderen- "New York Türk Yardımlaşma Cemiyeti"ne teşekkür telgrafı. [Kocatürk]


1921 - Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Çiçerin, Yunan ordusunun Anadolu'da yapmış olduğu zulme karşı çıkarak protestoda bulundu.  

Türkiye ile Fransa arasında Ankara'da yapılan barış (Franklin-Bouillon Antlaşması). 
Ankara hükümeti ile Fransa arasında bir süredir devam eden toplantılar sonuçlandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Fransa Hükümeti arasında "Ankara Antlaşması"nın imzalanması. Fransa adına Franklin Bouillon'un sürdürdüğü görüşmeler sonrasında Fransa işgal ettiği Anadolu topraklarından çekildi.

İmzalanan antlaşma ile Ankara hükümeti ilk kez Batılı bir ülke tarafından tanınmış oldu.


1921 - French-Turkish Accord signed in Ankara; French to withdraw from southern Turkey.

Franklin-Bouillon Treaty of Ankara is signed between France and Turkish national forces of the Grand National Assembly (also called the Franklin-Bouillon Agreement, Franco-Turkish Agreement of Ankara, Treaty of Ankara, or the Accord of Ankara). The signatories were French diplomat Henri Franklin-Bouillon and Turkish Foreign Minister Yusuf Kemal Bey. The agreement ended the Cilicia War and French claims over Turkish land (officially recognised in the Armistice of Mudanya which was signed on October 11 1922).

Jews & the 1921 Franklin-Bouillon Treaty of Ankara

Jews had left Turkey as long before as 1921, in the company of the French army that evacuated the country as the result of the Franklin-Bouillon Treaty of Ankara, by which France abandoned its effort to occupy Southeastern Turkey in alliance with Britain against the Turkish War of National Liberation (1918-1923), and began to help the Turks drive the British, Greek and Armenian invaders out of the country. Turkish Jews left Turkey at that time not because they opposed Turkish resistance to the Allied occupation-most Turkish jews supported Turkish integrity, as they had supported Ottoman integrity against the Christian nationalist revolts that had taken place during the 19th century and World War I. They left, rather, because they were afraid that despite the French withdrawal, the Turks would be unable to win the war against both the British and Greek invaders and that as aresult, most of western Turkey would be occupied Greece (which had a long history of persecuting and massacring Jews--in 1917 the Greeks had burned down the Jewish quarter of Jewish Salonica).

Kaynak: Prof. Stanford J. Shaw sefarad.org/publication  


1919 - Amasya Mülakatı.

Atatürk'ün, Amasya'da, beraberinde Rauf (Orbay) ve Bekir Sami (Kunduh) Beyler olmak üzere İstanbul hükümetinin Bahriye Nazırı Salih Paşa ile görüşmelere başlaması (Amasya Mülakatı).

General Milne'in raporu: "...Millî liderler silâhlı mukavemete iyiden iyiye kendilerini kaptırmışlardır... Mustafa Kemal'in başkanlığındaki millî bir parti, çetin bir cevize benzer!"

Sivas Valisi Reşit Paşa'nın, Şeyh Recep olayı hakkında Amasya'da bulunan Atatürk'e telgrafı.

İkinci Bozkır Ayaklanması.


1916 - Allied offensive on the Salonika Front.


Ataturk Gunlugu.com | Ataturk Today.com