2007 Liderler Konferansı
DTÖ eski başkanı ve Yeni Zelanda eski başbakanı Mike
Moore, Atatürk’ün üstün bir lider olduğunu, barışçılıkta fark yarattığını
anlatarak "Anzak analarına söylediği sözler beni çok etkiler. Atatürk’ün
biyografisini alın başucunuza koyun. Gelişmekte olan ülkelere de tavsiyem
bu" dedi.
DÜNYA Ticaret Örgütü (DTÖ) eski Başkanı ve Yeni Zelanda eski Başbakanı
Mike Moore, Atatürk hayranı olduğunu belirterek, dünyanın Nelson Mandela
gibi barış için farklılık yaratmış liderler gördüğünü ancak Atatürk’ün
bu liderlerden onlarca yıl önce pek çok şeyin farkına vardığını söyledi.
Soysal Danışmanlık’ın Portekiz’in başkenti Lizbon’da düzenlediği
"Liderler Zirvesi 2007"de konuşan Moore, Atatürk’ün Anzak analarına
yazdığı "Analar, göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim
bağrımızdadır. Mehmetcikle koyun koyuna yatmaktadır" sözlerini
tekrarladı. Atatürk üstün bir lider olduğunu vurgulayan Moore, "Hiçbir
kırgınlığı olmadan böylesine önemli sözler söylüyor. Ortadoğu’da
bunları yaşayan hangi lider bu kadar cömert ve içten konuşabilirdi. Hálá
da konuşabilen yok. Ortadoğu’ya gittikçe onun yaptıklarının önemini
daha fazla anlıyorum. Yaşanan gelişmeleri gördükçe Atatürk bu durumda ne
yapardı diye düşünüyorum. Onun değerini daha fazla bilmelisiniz. Atatürk’ün
biyografisini alın başucunuza koyun. Gelişmekte olan bütün ülkelere de
bunu tavsiye ediyorum" dedi.
ÖNEMİNİZİ GÖRMÜYORLAR: Moore’un sözleri Türkiye’nin önde
gelen 138 perakende patronuna duygulu anlar yaşattı. Türkiye’yi ziyaret
eden ilk Yeni Zelanda Başbakanı da olan Moore, "Çanakkale Savaşı’nda
çok uzaklardan gelip topraklarınızda sizlerle savaştığımız için özür
dilerim. Biz o zamanlar bir sömürge devletiydik. Bu nedenle Gelibolu
tarihimizin en önemli olayıdır" dedi. Türkiye’nin önemine işaret
eden Moore, global liderlerin vizyon sahibi olmadıkça geleceği göremediğini,
Türkiye’nin önemini kavrayamadığını söyledi. Moore, Türkiye’nin
gelecekte daha önemli bir ülke olacağını vurguladı.
REFORMLAR İKTİDARI BİTİRİR: Moore, Yeni Zelanda’da yüzde 66 olan
vergileri yüzde 33’e indirdiklerini, 90 milyon olan hayvan sayısını 40
milyona çektiklerini, teşvikleri kaldırdıklarını belirterek iktidarı döneminde
yaptıkları reformları anlattı. Moore, "Böyle reformlar yaparsanız
iktidarda uzun süre kalamazsınız, ancak yaptıklarınız zaman içinde anlaşılır.
Kendi kendine yetme, korumacılık başta güzel fikirler gibi görünür ama
yanlıştır. Dünya ekonomisiyle bütünleşmeyi tercih ettik. Globalleşme bir
uygulamadır, bir politika değil. Bir ideolojiye dönüştürülmemeli"
diye konuştu.
GLOBALLEŞME KOMPLO DEĞİL: Globalleşmeyi Amerikan komplosu ya da dev
şirketler komplosu olarak açıklayanlar olduğuna işaret eden Moore,
"Fakat görüyoruz ki bu süreçte ABD ekonomisi küçüldü. Çin ve
Hindistan ekonomisi büyüdü. Müthiş değişim getirdi. Fortune listeleri değişti.
Komplo olduğu söylenemez. Yerel pazarlardan çıkıp başka ülkelere gitmek
İngiliz sömürgelerinden önce vardı. Korumacılık da öyle" dedi.
Fırsatçı ülkeler reformları erteliyor
DÜNYADA daha önce yaşanan yayılmacılığın, pek çok ülkeyi geriye
götürdüğünü ancak küreselleşmenin refah getirdiğini kaydeden Mike Moore,
şöyle konuştu: "Son 20 yıllık gelişmelere bakın. Yoksul azaldı, dünyada
bebek ölümleri üçte iki oranında gerildi. Portekiz AB’ye girip, kalkındı.
1960’lara kadar fakir olan Güney Kore’de insan ömrü 70 yaşın üstüne
çıktı. Tayland ve Burma ekonomisi 25 kat büyüdü. Sanıldığı gbi ulus
devletler ortadan kalkmadı. Şeffaf ve kaliteli devlet yönetimi ortaya çıktı.
ABD eski başkanı John Kennedy’nin ’desteklemeyiz’ dediği Japon
ekonomisi ikinci sıraya oturdu. Fransa’da refah toplumu yaratan 15’inci
Louis bugün bir süpermarkete girse ağzı açık kalır. Sıradan insanların
ulaştığı ürün ve hizmet çeşitliliğine bakın. Bazı fırsatçı ülkeler
’hazır değiliz’ diyerek reform yapmıyor. Ertelemek geleceğimize mal
oluyor."
Tiranlar, etik davranmayan işadamları dikkat etmeli
MARKANIN bir itibar olduğunu, güven istediğini anlatan Mike Moore, şunları
söyledi: "İtibar hassastır, kolay kaybedilebilir. Sivil toplum kuruluşları,
hükümetler, medya ve şirketler dikkat etmeliler. ’Big Brother’ (büyük ağabey)
bizi izliyor ama biz de onları izliyoruz. Tiranlar, etik davranmayan işadamları
dikkat etmeli. Ellerinde fotoğraf makineleriyle dolaşan çocuklar siyasal açıdan
inanılmaz bir sistem oluşturacaklar. Ben sosyal demokratım 100 yıllık bir
partiden geliyorum. Bürokrasi olduğunda politikacılar kendilerine hizmet
ederler, halkı unuturlar. Belli kamu hizmetleri internete yüklendiğinde
torpil ve kayırmaları engelliyor. Şeffaflık ve dürüstlük sağlıyor.
Birey ön plana çıkıyor. Kamu hizmetlerini değil, sonuçlarını özelleştiriyorsunuz.
Geleceğin devrimi bu olacak. Bu geleceği anlamayan ülke ve şirketler
cezalandırılacaktır."
İşçi partisinin içinde doğdu büyüdü
ÇOCUK felcinden etkilendiği için çok düşkün olmasına rağmen
rugby oyuncusu olamayan Mike Moore, kitaplara ve sosyal konulara yöneldi. İşçi
partili annesi sayesinde işçi partisinin içinde doğup, büyüdüğünü
anlatan Moore 23 yaşında meclise girdi. ’Duvarları Olmayan Dünya’ kitabı
çok ses getiren Moore, pek çok ülkeyi DTÖ’ye üye yaparak globalleşmenin
savunucusu oldu. Moore "İktidarı bırakıp DTÖ’ye katılmak yaptığım
en akıllıca işti" diyor.
Dünyada Çin’i düşünmeyen ve düşünen iki tür insan var
"DÜNYADA iki tür insan var" diyen Mike Moore şöyle devam
etti: "Çin’i düşünen ya da düşünmeyen insan. Buna Hindistan’ı
da katabilirsiniz. Çin’i DTÖ’ye katılmaya ikna etmek kariyerimdeki en önemli
gelişmeydi. Çin 20 yıl önce karşı çıktığı yabancı yatırım çekmede
rekorlar kırıyor. 20 yıl sonra Çin ekonomisi 8 kat büyümüş olacak. ABD
ve Japonya’dan sonra dünyanın en büyük üçüncü tüketim toplumu
geliyor. 500 milyon kişiden bahsediyoruz. Çin’i gidin mutlaka görün."
Moore’un okuduğu Atatürk’ün Anzak analarına yazdığı mektup
ATATÜRK’ün Anzak analarına yazdığı mektup şöyle: "Bu
memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir
vatanın bağrında bulunuyorsunuz. Huzur ve barış içinde uyuyunuz. Sizler
Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını bu
savaşa gönderen analar, göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim
bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim çocuklarımız
olmuşlardır."
Hürriyet 5 Haziran 2007 Demet CENGİZ BİLGİN